Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eskişehir'de Bir Hafta Sonu

Resim
Eskişehir, nedense gitmeden sempati duyduğum ve merak ettiğim şehirlerden biriydi. Hayatımın neredeyse tamamı İzmir’de geçtiği için denizi olmayan şehirlerde uzun süre kalamayacağımı düşünürdüm. Deniz kokusu olmadan nefes alamam gibi gelirdi… Bu önyargıma rağmen Eskişehir’i sevdim. Neden sevdim, bu şehirde neler yaptım, gelin anlatayım size. Konforlu bir otobüs yolculuğu sonrası akşamüzeri Eskişehir'e geldik. Film, müzik, dergi, kitap derken 6,5 saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Otogardan kalacağımız yere ulaşmak için tramvayı kullandık, böylece yavaş yavaş giden tramvayda mini bir şehir turu yapmış olduk. Tramvayı, burada geçirdiğimiz iki buçuk gün boyunca pek çok kez kullandık ve çok memnun kaldık. Seferleri çok sık, ucuz ve pek çok noktaya kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Otelimize yerleştikten sonra en yakın noktadan şehri keşfe başlayalım dedik ve tramvay yolunu yaya olarak takip edip çarşı civarında dolaşmaya başladık. İlk dikkatimizi çeken, şehirde genç nüfusun fazlalığı old

Mürdüm Eriği Reçeli

Resim
Bu reçeli anneciğimle birlikte yaklaşık bir ay önce yapmıştık, o tarihten beri yayınlayamadım. Bu sene kış hazırlıkları yapmak için çok hevesliydim nedense :)  Bu konuda annemden yardım aldım, birlikte bu reçelden başka, salatalık ve biber turşusu, dondurucu için közlenmiş patlıcan hazırladık. Bir de tarifini yakında paylaşacağım kahvaltılık bir sos var. Yaklaşık iki haftadır işlerimin yoğunluğundan pazara gidemiyorum o yüzden hâlâ mürdüm eriği bulunabiliyor mu bilmiyorum ama yine de arşivimde olması için paylaşmak istedim. Malzemeler: 2 kilo mürdüm eriği 3 çay bardağı toz şeker (biz az şekerli seviyoruz isteyen şeker ölçüsünü artırabilir) Yapılışı: Erikleri yıkayın, ortadan ikiye kesip çekirdeklerini çıkarın kalan parçayı da ikiye bölüp küp küp doğayın. Tüm erikleri reçeli pişireceğiniz tencereye doğradıktan sonra üzerine şekeri dökün, kapağını kapatıp buzdolabına kaldırın ve bir gece bu şekilde bekletin. Sabah sulanmış olan erikleri ocağa alın ve kısık ateşte erikler yumuş

Ekim Ayını Geride Bırakırken...

Resim
Sizlerle en son cumartesi günü katıldığım ve çok keyif aldığım Meksika Mutfağı kursumu ve ertesi gün İzmirli yemek blogu yazarları ile buluştuğumuz kahvaltı etkinliğimizi paylaşmıştım. Sırada o hafta sonuna ait keyifli anları paylaşmak istediğim yazı vardı. Son günlerde yaşadığımız üzücü olaylar sonrasında değil keyifli anları anlatmak, hiçbir şey yazmak içimden gelmedi. Tanıyanlar bilir ben günlük hayatımda da moralimin bozuk olduğu zamanlarda içime kapanır, az konuşmayı ve yalnız kalmayı tercih ederim. Bunun bloga yansıması da uzun süre yaz(a)mamak şeklinde oluyor. Bugün ailemle ilgili güzel bir haber alınca içimde tekrar yazma isteği uyandı. Sizinle paylaşmak istediğim hafta sonuna dönersek... Bademmutfak'ta Meksika mutfağından yemekler yapıp yeni şeyler öğrenmenin mutluluğu ile ayrıldıktan sonra çocukluk arkadaşım Ümmüş 'ümle buluştuk. Bostanlı sahilinde denize nazır oturmuş sohbet ederken aklıma Zeytin İskelesi 'nin kahvaltı etkinliği için göndereceği

Bademmutfak'ta Meksika Mutfağı Eğitimi

Resim
Bildiğiniz gibi sizlere her ay İzmir'deki yemek kurslarını duyurmaya çalışıyorum. Bu yazıları hazırlamak için yaptığım araştırmalarda pek çok konu dikkatimi çekiyor ve fırsat buldukça bunlara katılıyorum. Katıldığım kurslarla ilgili izlenim ve fotoğrafları da paylaşıyorum ki ilgi duyanlara, gitmek isteyenlere fikir versin. Bugün de sizlere hafta sonu katıldığım bir yemek kursundan bahsedeceğim. Kursun konusu Meksika Mutfağı'ydı. Kursu veren Serkan Ateş, İzmir'de Meksika yemeklerini yiyebileceğiniz tek yer olan Tex Mex'in şefi. Dolayısıyla bu mutfağı tanımak için İzmir'deki en doğru isimlerden biri. Kurs için burayı  tercih etmemde başarılı şef kadar, Bademmutfak 'ın güleryüzlü sahibesi Beyhan Hanım da etkili oldu. Şirin mutfağı ve sıcak ortamı  ile oraya sık sık gitme isteği uyandırıyor, bağımlılık yapıyor Bademmutfak :) Kursta toplam dört kişiydik, kısa bir tanışma faslından sonra önlüklerimizi ve bonelerimizi takıp çalışmaya başladık. Serkan Şef bizim iç

İzmirli Yemek Blogu Yazarları Kahvaltı Etkinliği

Resim
Her şey Bahar 'ın "bir pazar kahvaltıda toplanalım mı?" dediği maili ile başladı. Sadece tanıtım etkinliklerinde bir araya geldiğimiz için -İzmir'de de malesef bu tarz etkinlikler çok seyrek olduğundan!- bu teklife çok sevindim. Ne zaman olsun, nerede olsun derken nihayet tarih ve yere karar verildi. Geçtiğimiz pazar günü Balçova'da İzmirli blog yazarı arkadaşlarla bir araya gelebildik. Daha önceki etkinliklerde tanıştığım arkadaşlarımın yanı sıra yeni tanıştığım arkadaşlarım da oldu. Bloglar dolayısıyla birbirimizi, zevklerimizi, neyi sevip sevmediğimizi, ne yiyip içtiğimizi biliyor olsak da yüz yüze sohbet etmenin keyfi başkaydı tabii... Bu duygularla başladığımız kahvaltı, ortamın sıcaklığı, sohbetin güzelliği ile coşkulu bir şekilde devam etti. Kahvaltının en güzel yiyeceği -restoran sahibi kusura bakmasın ama!- Serap ablacığımın ekşi mayalı ekmeğiydi. Onun " lezzetli somunlarını " blogundan takip ediyorduk, ama tatmak mümkün olmamıştı. İşte ka

Sütlü Bulgur Pilavı

Resim
Mini iftar davetimizden bir tarif daha... Bulgurla yapılan pilavlar arasında favorim domatesli olsa da bu kez farklı bir şekilde pişirmek istedim ve bu tarif ilgimi çekti. İçindeki sütün tadı  pilav piştikten sonra hissedilmiyor, ama süt sayesinde lezzetli ve besleyici bir pilav oluyor. Ben tavuk kebabının yanında servis ettim, siz de et ya da tavuk yemeklerinizin yanına değişik bir seçenek olarak deneyebilirsiniz.  Tarif Lezzet dergisinden. Malzemeler: (6 kişilik) 1 adet soğan 2 adet salçalık kırmızı biber 2 adet sivri biber 2 su bardağı pilavlık bulgur (ben 1,5 kullandım) 2 su bardağı süt Yarım su bardağı sıcak su 2 yemek kaşığı tereyağ 1 yemek kaşığı sıvı yağ Tuz, karabiber Yapılışı: Soğan ve biberleri yemeklik doğrayın. Tencerede tereyağ ve sıvı yağı ısıtın, soğan ve biberleri ekleyip kavurun. Bulguru ilave edip 3-4 dakika daha kavurun. Süt ve suyu ekleyip kaynamaya bırakın. Kaynadıktan sonra tuzu ve karabiberini ekleyip tencerenin kapağını kapatın. Kısık ateş

Tavuk Kebabı

Resim
Yine mini iftar davetimizden bir tarifle devam ediyorum. Bu köfteleri biri çöp şişte, biri de klasik köfte şeklinde olmak üzere iki kez yaptım ramazanda. Her iki şekli de beğenildi. Tavuğu çok sevmeyenlerin bile beğeneceği bir lezzet çıktı ortaya. Daha önce denemediyseniz tavsiye ederim. Malzemeler: (4-6 kişilik) 2 adet tavuk göğsü 1 adet kuru soğan Yarım demet maydanoz 1 diş sarımsak 1 adet yumurta akı 2-3 yemek kaşığı galeta unu Tuz, karabiber Yapılışı: Soğan, sarımsak ve tavuğu robotta çekin. Maydanoz, yumurta akı, galeta unu, tuz ve karabiberi de ekleyip yoğurun, vaktiniz varsa dinlendirin. Çöp şişlere geçirip ızgarada ya da teflon tavada her iki tarafını da kızartın. Not: Normal köfte şeklinde de yapabilirsiniz. İstediğiniz baharatla tadını zenginleştirebilirsiniz.

Patlıcan Piyazı

Resim
Bu salatayı ramazandaki mini iftar davetimiz için hazırlamıştım. Ramazandaki tarif bolluğu, sonra bayram ve işe dönme telaşı ile pek çok tarifimi yazmaya fırstatım olmamıştı. Şimdi yaz sebzeleri tamamen kalkmadan onları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu tarifin fotoğrafını dergide gördüğümde "bildiğin patlıcan salatası" diye düşünmüştüm. Tarifini okuduğumda farklılığının patlıcanın közlenerek değil, kızartılarak kullanılmasında olduğunu gördüm. Közlemekten daha zahmetsiz bulduğum için de denedim. Sonuç derseniz, yiyenler kızartma olduğunu fark edemedi :) Patlıcanların kabuğunu soyduğum ve az kızarttığım için görünümü köz gibiydi, tabii köze has koku yoktu... Bence patlıcanın en lezzetli hali közlenmişi ama her zaman yapmak mümkün olmuyor. Bu salata, közlenmişi kadar sağlıklı olmasa da ara sıra farklı ve pratik bir alternatif olarak yapılabilir. Tarif Sofra dergisinin ağustos sayısından. Malzemeler: (6 kişilik) 4 adet patlıcan 5-6 adet sivri biber 2 adet domates 2 diş