KAPLICALAR KENTİ KÜTAHYA
Antik dönemdeki adı “Kotiaeion” olan Kütahya, Hititlilerden başlayıp
günümüze kadar uzanan yaklaşık yedi bin yıllık bir geçmişe sahip. Kütahya aynı
zamanda seyyah Evliya Çelebi’nin de memleketi. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled’in
de bu şehir için “Cennet Kütahya’nın ya altındadır ya üstünde” dediği rivayet
ediliyor. Bu güzel şehirde tahmin edilenden çok daha fazla tarihi ve turistik
yer bulunuyor.
NE YAPILIR?
Kütahya
Saat Kulesi
Kütahya’nın merkezinde
yer alan Saat Kulesi’nin orijinali 19. yüzyılda yapılmış ancak günümüze
ulaşamamıştır. Yakın zamanda aslına benzer şekilde tekrar inşa edilmiştir. Hemen
yanı başında yer alan Zafer Meydanı’ndaki çini vazo ile birlikte şehrin simgesi
durumundadır. Bu iki yapının orada birçok cafe ve mağazanın bulunduğu, trafiğe
kapalı Sevgi Yolu’nda bir yürüyüş yapılabilir.
Kütahya
Kalesi
Yapım tarihi net olarak
belli olmayan Kütahya Kalesi’nin Bizans zamanından kalma olduğu tahmin
ediliyor. Yine rivayetlere göre burası Kütahya’nın ilk kurulduğu yermiş. Evliya
Çelebi’nin belirttiğine göre 70 burçtan oluşmakta ise de günümüzde sadece bazı
surları ayakta kalabilmiş. Kalenin bulunduğu Hisar Tepesi’nden Kütahya’yı
panoramik olarak seyretmek mümkün. Kalenin içerisinde iki çeşme ve iki mescit
var. Burada tesis olarak bir çay bahçesi bir de Döner Gazino adlı bir mekan
bulunmakta. Kendi etrafında çok yavaş bir hızla dönmesi dolayısıyla bu adla
anılan kule şeklindeki mekan, yaklaşık 45 dakikada 360 derecelik turunu
tamamlıyor. Burada manzaraya karşı bir şeyler yemek ya da içmek keyifli.
Germiyan
Sokağı
Osmanlı döneminen kalma
evlerin restore edilerek günümüze kazandırıldığı bu sokak, iki katlı cumbalı
evleri ile fotoğraf tutkunlarına güzel kareler sunuyor. Günümüzde bu evlerin
neredeyse tamamının işletmeye dönüştüğünü görüyoruz. Restoran ya da atölye
olarak hizmet veren bu evlerin iç kısmını, odalarını gezmek, geçmişe dair
hayallere dalmak mümkün. Tabii bazı işletmelerin bu evleri, mekanın ruhu ve
dokusuna aykırı bir hale dönüştürdüğünü de üzülerek belirtmekte fayda var. Bu
sokakta Germiyan Konağı, Isparta Konağı, Lalezar Konağı gibi konakları
gezebilirsiniz.
Ulu
Camii
Ulu Cami, Kütahya’nın
en büyük camisidir. Son devir Osmanlı mimarisinin önemli ve az rastlanan
yapılarından biri olan caminin yapımı Yıldırım Bayezid zamanında başlamış
1410’da tamamlanmıştır. Günümüzdeki mimarisi 1800’lü yıllardan kalmadır.
Dönenler
Camii/Mevlevihanesi
Kütahya merkezde Ulu
Cami’nin karşısında yer alan Dönenler, Mevlevi kültürünün önemli
merkezlerindendir. Mevlevihanenin ilk yapısı 1200’lü yıllara ait olsa da
günümüzdeki mimarisi 1800’lü yıllara aittir. Caminin içerisinde suyu şifalı
olduğuna inanılan bir kuyu varmış, şu anda bu kısım halı ile kapalı olduğundan
ziyaret sırasında görülmüyor.
Çinili
Cami
Hem iç hem de dış
mimarisi ile hayranlık uyandıran yapılardan biri olan Çinili Cami de
Kütahya’nın simgelerinden. İçi ve dışı çinilerle süslü olduğundan bu şekilde
adlandırılmıştır. Burada saydıklarımız dışında Kurşunlu Camii de Kütahya’daki
önemli camilerdendir.
Kütahya
Çini Müzesi
Kütahya’nın merkezinde
Ulu Cami’nin hemen arkasında yer alan Çini Müzesi, ülkemizde ve dünyada çini
üzerine açılan ilk müze olma özelliğine sahiptir. Külliyenin imaret bölümünde
bulunan müze 1999 yılında açılmıştır. Müzede çeşitli çini örneklerinin yanı
sıra çini sanatına dair bilgilendirmeler de yer almaktadır.
Kütahya
Arkeoloji Müzesi
Ulu Camii’nin yanında
bulunan ve 1314’te Germiyan beylerinden Umur bin Savcı tarafından yaptırılan
medrese, 1965’den beri arkeoloji müzesi olarak hizmet vermektedir. Müzede eski
tunç çağından Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar çeşitli
dönemlere ait eserler sergilenmektedir. Müzedeki en önemli eserlerden biri Amazon
lahididir. Lahidin yan taraflarında savaşları tasvir eden kabartmalar yer
almaktadır. Dünyadaki Amazon lahitleri içerisinde sağlam kalan nadir örnekler
arasındadır. Pazartesi hariç her gün açık olan müzeye giriş ücreti 5 tl,
müzekart geçerli.
Kent
Tarihi Müzesi
Germiyan Sokağı
içerisinde yer alan Şapçı Konağı kentin tarihini yansıtan bir müzeye
dönüştürülmüş. İki kattan oluşan müzenin birinci katında demircilik,
bakırcılık, kalaycılık gibi kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri temsil eden
mankenler, kullandıkları aletlerle birlikte sergilenmiş. Müzenin ikinci katında
ise Kütahya’nın günlük hayatına dair detaylar, giyim kuşama dair unsurlar, kına
düğün gibi özel günlere dair bilgiler yer almaktadır.
Macar
Evi/Lajos Kossuth Evi
18. yüzyıldan kalma, Macar
kahramanlarından Lajos Kossuth’un sürgünde olduğu dönemde Osmanlı’ya sığınarak
yaklaşık bir yıl yaşadığı Türk evidir. Bahçe içerisinde iki kattan oluşan evin yedi
odası vardır. Selamlık, yatak odası, çalışma odası gibi bölümlerin bulunduğu 1.
kattaki odalar daha çok Türk yaşantısına göre düzenlenmişken, 2. kattaki
odalarda Kossuth’a ait, Macar kültürünü yansıtan kıyafet ve eşyalar
sergilenmektedir. Müze pazartesi hariç her gün açık olup giriş ücretsizdir. Dumlupınar
Müzesi, Jeoloji Müzesi, Evliya Çelebi Kültür Sanatevi Kütahya’da
gezebileceğiniz diğer müzeler arasında.
Aizanoi
Antik Kenti
Aizanoi, Zeus tapınağı,
tiyatro, stadyum, agora ile Roma döneminin önemli kentlerinden bir tanesi.
Şehir merkezine 60 km uzaklıkta Dünyada örneği olmayan bazı yapları bünyesinde
barındıran antik kent büyük öneme sahip. Stadyum-tiyatro kompleksinin antik
dünyada bir örnediğin daha bulunmadığı belirtiliyor. Ayrıca yine burada bulunan
Macellum dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden bir tanesi. Kentin kutsal
alanı Zeus Taınağı şimdiye kadar en iyi korunmuş Zeus tapınaklarından biri.
Zafertepe
Anıtı
Kütahya doğal
güzelliklerinin yanı sıra tarihi dokusu ile de ziyaretçilerin ilgisini
çekebilecek bir şehir. Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Atatürk’ün “Ordular
ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” sözünü söylediği yer olması dolayısıyla sık
ziyaret edilen bir yerdir. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde şehit olan
askerlerin anısına yapılan Dumlupınar Şehitliği ziyaret edilebilecek yerler
arasında.
Kaplıcalar
Kütahya termal turizm
açısından da önemli bir şehir, burada çok sayıda kaplıca bulunmaktadır. Şehir
merkezine yaklaşık 70 km uzaklıktaki Dereli, şifalı suyu ve doğal güzelliği ile
turistlerin ilgisini çeken bir nokta. İsmini bölgeden geçen dereden alan
Dereli, yürüyüş, rafting gibi sporlar açısından da elverişlidir. Diğer önemli
kaplıcalar arasında Emet, Simav, Gediz, Tavşanlı yer alır.
Kütahya’da
yapılabilecek diğer şeyler arasında şehrin panoramik bir şekilde görülebileceği
Hıdırlık Tepesi’ne çıkmak, Porsuk barajına gidip fotoğraf çekmek ya da su
sporları ile ilgilenmek, Domaniç kent ormanında piknik ve doğa yürüyüşleri
yapmak, Domaniç’te Osmanlı zamanından kalma anıt ağaç Mızık Çamı’nı ziyaret,
Kapadokya’yı andıran yapısı ile peribacaları, kaya mezarları ve şapelleri olan
Frig Vadisi’ni görmek sayılabilir.
NE/NEREDE YENİR?
Kütahya’nın mutfak
kültüründe evde hazırlanan yiyecekler ön planda. Özellikle bulgur, tarhana,
erişte ve hamurla hazırlanan lezzetlere sıklıkla rastlanıyor. Ekşi tarhana olarak
bilinen kızılcık tarhanası yaygın. Bunun c vitamini açıından zengin olması
dolayısıyla soğuk algınlığına iyi geldiği düşünülüyor. Kızılcık dışında ak
tarhana çorbası da sevilen lezzetler arasında. Sıkıcık çorbası yöresel
çorbaların en bilinenlerinden. Bulgur, tarhana, un ve baharat ile küçük
yuvarlaklar hazırlanıyor. Elde sıkılıarak şekillendirildiği için çorbaya bu ad
verilmiş. Hazırlanan toplar salçalı suya atılarak pişiriliyor. Son dokunuş
olarak çorbaya servisten önce az miktarda sarımsaklı yoğurt gezdiriliyor.
Kütahya’da et yemekleri
de önemli bir yere sahip. Küpte pişen et, Kütahya usulü kavurma, güveç başta
gelenlerden et yemeklerinden. Kütahya’daki et yemekleri arasında bir de
tiritten söz etmek gerekir. Tiritte, rulo hale getirip yaklaşık bir parmak
kalınlığında kesilmiş yufkalar fırınlandıktan sonra tavuk ya da et suyu ile
ıslatılıyor üzerine tavuk ya da et dizilerek sunuluyor. Soğan dolması, labada
dolması sevilen dolmalar arasında.
Kütahya mutfağı börek
ve mantı çeşitleri açısından da zengin. Sini mantısı, hamur dolması, Gökçümen
hamursuzu, şibit (gözleme), cimcik (kıymasız mantı), tosunum (mercimekli
börek), dolamber böreği, haşhaşlı lokum Kütahya’ya özgü lezzetlerin başında
geliyor.
Güllaç, bir çeşit
şerbetli tatlı olan cendere, kaymaklı baklava, hamur tatlısı, sütlü incir
tatlısı ise geleneksel tatlı çeşitleri arasında yer alıyor.
Bu yöresel lezzetleri
Kütahya’da tadabileceğiniz yerler arasında Germiyan Sokağı’nda bulunan, otantik
bir havaya sahip Germiyan Konağı ve Ulu Cami yakınında yer alan Kütahya Konağı
başta geliyor. Bu konaklarda lezzetli bir yemeği konaktaki tarihi hava
eşliğinde yiyerek keyifli vakit geçirebilirsiniz. Konaklarda geniş salonun yanı
sıra birçok oda bulunduğundan bu alanlar 8-10 kişilik küçük gruplarla özel
toplantılar yapmaya da imkan sağlıyor.
Tercihiniz manzara
eşliğinde yemek ise yukarda bahsettiğim kalede bulun Döner Gazino’yu
düşünebilirsiniz. Kütahya’nın en işlek yerleri olan Cumhuriyet Caddesi ve Sevgi
Yolu üzerinde de pek çok restoran ve cafe yer alıyor.
NEREDEN/NE
ALINIR?
Kütahya deyince akla çini
ve porselen eşyalar geliyor. Bunları en geniş şekilde
bulabileceğiniz yer ise Çiniciler Çarşısı. Şehir merkezinin biraz dışında kalan
bu çarşı oldukça büyük, ürün çeşidi çok fazla ve fiyatlar oldukça uygun.
Çini sanatına meraklı
iseniz Germiyan Sokağı’nda bulunan Mehmet Gürsoy Çini Atolyesi’ni de ziyaret
etmelisiniz. Burada çinin sanatının hikayesini Unesco tarafından yaşayan kültür mirası seçilen Mehmet
Gürsoy'dan dinleyebilirsiniz. Mehmet Bey, sohbet esnasında çini sanatını
"göz musikisi" olarak tanımladı. Sizce de çok hoş değil mi? Aynı
zamanda buradan alışveriş yapma ve atölyedeki ürün hazırlıklarını izleme imkanı
da mevcut.
Eskiden Rüstem Paşa
Medresesi olan yapı yıkılmış, daha sonra yerine aslına benzer bir bina
yapılarak El Sanatları Çarşısı olarak açılmıştır. Buradan Kütahya’ya özgü
birtakım obje ve hediyelikler alınabilir.
NEREDE KALINIR?
Kütahya ve çevresinde kaplıcalardan
faydalanılabilecek pek çok termal otel mevcut. 4 ve 5 yıldızlı otellerin
dışında butik otel ve apart seçenekleri de var. Ben merkezde yer alan Hilton
Garden Inn’de konakladım. Her şeyden önce konumu çok iyiydi, pek çok yere
yürüme mesafesinde ve aradığınız her şeyi otel çevresinde bulabiliyorsunuz.
Odaları geniş ve konforlu, çalışanları ilgiliydi. Sabah kahvaltısı lezzet ve
çeşit olarak başarılıydı, diğer öğünleri deneme fırsatım olmadı. Hilton Garden
Inn’deki konaklamamdan memnun kaldım, sizlere de tavsiye edebilirim.
Kütahya, Osmanlı’dan
kalma tarihi dokusu, müzeleri, çini ve porselenleri, yöresel lezzetleri,
kaplıcaları ile görülmesi gereken güzel şehirlerden bir tanesi. Burada
kendinizi hem Ege’de hem Anadolu’da hissediyorsunuz. Bu güzel şehre havalar
iyice soğumadan gidin ve çini-porselen objeleri almadan, kaplıcalarını
denemeden, yöresel lezzetlerini tatmadan, Kütahya’yı tepelerden birinden
panoramik olarak izlemeden, antik kentini, müze ve camilerini görmeden, tarihi
sokaklarında dolaşmadan gelmeyin.
Lezzetler de fotoğraflarda şahane canım, keyifli bir tur olmuş belli.
YanıtlaSilSeyahatin ve keyfin bol olsun, öpüyorum...
Çok teşekkürler canım :)
Sil